Coğrafya Projemiz
  Türkiye'nin Nüfus Özellikleri ve Nüfus Hareketleri
 

TÜRKİYENİN NÜFUSU VE ÖZELLİKLERİ

 

Nüfus, belirli bir yerde yaşayan insan sayısını ifade eder.

NÜFUS ARTIŞI

Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır.

Nüfus artış hızı ile kalkınma hızı arasında bir ilişki bulunmaktadır.

                    

Buna göre;

·         Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise, ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler.

·         Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise, ülkenin gelişimi artar.

Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi, olumsuz sonuçları da olabilmektedir.

a. Nüfus artışının olumlu sonuçları

·         Üretim artar.

·         Vergi gelirleri artar.

·         Mal ve hizmetlere talep artar.

·         Yeni endüstri dalları doğar.

·         İşçi ücretleri ucuzlar.

·         İhracatta rekabet kolaylaşır.

b. Nüfus artışının olumsuz sonuçları

  • İşsizlik artar.
  • Kalkınma hızı düşer.
  • Kişi başına düşen milli gelir azalır.
  • Tasarruflar azalır.
  • Tüketim artar.
  • İç ve dış göçler artar.
  • İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması zorlaşır.
  • İhracat azalır.
  • Demoğrafik (nüfusa bağlı) yatırımlar artar.
  • Çevre kirlenmesi artar.
  • Belediye hizmetleri zorlaşır.

TÜRKİYE’DE NÜFUS SAYIMLARI VE SONUÇLARI

Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir.  Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir. Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 22 Ekim 2000 tarihinde yapılmıştır.

             

  •                Başvekalet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumiyesi, Müdür-i Umumi
    M. Camille Jacquert (Başkan), I. Muavin Celel Bey ve Çalışma Arkadaşları, 1928
  •  
  • 1927 - 2000 yılları arasında nüfus yoğunluğu ve miktarı sürekli artmıştır.
  • 1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus, 1997 yılında 62,8 milyona yükselmiş, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyon civarında olmuştur.
  • Nüfus artış hızı en az 1940 - 1945 yılları arasında, en fazla 1955 - 1960 yılları arasında gerçekleşmiştir.

TÜRKİYE’DE NÜFUSUN DAĞILIŞI

Türkiye’deki coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır.

        

Türkiye’de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:

1. Fiziki Faktörler

a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir.

b. Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli plâ-tosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir.

c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır.

2. Beşeri Faktörler

a. Sanayileşme: Bütün Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.

b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi.

c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.

d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır.

e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.

NÜFUS YOĞUNLUĞU

1. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu

Bir ülke veya bölgedeki toplam nüfusun, o ülke veya bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen sayıya, aritmetik nüfus yoğunluğu denir.

Türkiye’nin yüzölçümü (izdüşüm alanı olarak) 779.452 km2, toplam nüfusu da 62.865.574 (1997) dir. Buna göre, Türkiye’nin aritmetik nüfus yoğunluğu, 1997 yılına göre yaklaşık olarak 81'dir. Ancak, bu yoğunluk çok kaba olarak nüfusun dağılışını gösterir ve sadece ülkelerin nüfus yoğunluklarını kıyaslamak için kullanılır. Oysa il ve ilçelerin nüfusları ve yüzölçümleri dikkate alınarak yapılan aritmetik yoğunluk, gerçeğe daha yakın rakamlar vermektedir.

2. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu

Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre, daha gerçekçidir.

Türkiye’de tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık gösterir. Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır.

Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür.

3. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu

Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir.

TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ  (NÜFUS YAPISI)

Bir ülke nüfusunun cinsiyet, yaş, eğitim, ekonomik durumu gibi özellikleri o ülkenin nüfus yapısını gösterir.

1. Nüfusun yaş grupları ve cinsiyetlere göre dağılımı

• Nüfusun yaş durumu

Nüfus, yaş gruplarına göre, genç, olgun ve yaşlı olmak üzere 3 kısma ayrılır.

0 - 14    ® Genç nüfus

15 - 64  ® Olgun nüfus

65 + …  ® Yaşlı nüfus

Bu sınıflamaya göre, Türkiye nüfusunun 1990 yılında yaş gruplarına göre dağılımı şu şekildedir:

Yaş Grubu

Toplam Nüfus içinde oran%

0-14

32,2

15-64

59,7

65ve üzeri

4,1

Buna göre, ülkemizde genç nüfus fazla, yaşlı nüfus azdır. Bunun en önemli nedeni olarak doğum oranının fazlalığı söylenebilir.

Türkiye’de, 0 - 14 yaş grubundakilerin fazla olması beslenme, giyinme ve eğitim ihtiyaçlarının gözönüne alınması gerektirmektedir. Bu alanda yapılan yatırımlara demoğrafik yatırımlar denir. Gelişmiş ülkelerde genç nüfusun azlığı nedeni ile bu yatırımlar toplam yatırımların % 12,5'ini oluştururken, bu oran az gelişmiş ülkelerde % 42'ye kadar çıkmakta, bu da gelişme hızlarını azaltmaktadır.

Çalışan nüfusun, bakımına muhtaç olduğu için, 0 - 14 ile 65 ve üzeri yaş grubuna aynı zamanda bağımlı nüfus denilmektedir.

           

                                                           BAĞIMLI NÜFUS (GENÇLER VE YAŞLILAR)

            


Bağımlı Nüfus oranı, gelişmiş ülkelerde az iken, az gelişmiş ülkelerde fazladır.

Türkiye’de 1935 ve 1990 yılları nüfus grafikleri

1935 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafik, Türkiye’nin gelişmekte olduğunu gösterir. 0 - 4 yaş grubunun oluşturduğu tabanın çok geniş olması, doğum oranının çok yüksek olduğunu göstermektedir.

1990 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafikten de, Türkiye’nin gelişmekte olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, 0 - 4 yaş grubu, 1935 yılına göre daha dardır. Bu da ülkemizde doğum oranının azaldığını göstermektedir.

   

 

 

                  

                                                 

 

   

Nüfusun cinsiyet durumu

1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945'ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir.

Türkiye’de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır.

2. Aktif Nüfus

Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır.

15 - 64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir. Bu nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır. Çalışabilecek yaştaki nüfus içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o kadar azdır. Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır.

          
 

                                                         

3. Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı

Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır. Bunlar

  • Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs.)
  • Sanayi (Endüstri, madencilik, vs.)
  • Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs.) sektörleridir.

Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90'a yakını tarımsal nüfus özelliği taşır. Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus % 10 civarındadır. Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır.

Aşağıdaki tabloya baktığımızda, Türkiye’de 1927 yılında nüfusun %90'ı tarım, %10'u sanayi ve hizmet sektöründe çalışmıştır.

1950 - 1960 lı yıllarda tarım sektöründeki nüfus azalmaya başlamıştır. Özellikle 1980 li yıllardan sonra, sanayileşme hızının artmasıyla tarım sektöründeki nüfus % 50'nin altına düşmüştür.


Türkiye’de nüfusun 1927 - 1990 yılları arasındaki sektörel dağılımı

Türkiye’de çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür. Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde dengesizlik görülür.

Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesi’ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır. İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gazi Antep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur.

4. Nüfusun Eğitim Durumu

6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünya’da eğitim verilmeye çalışılır. Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere sınıflandırılabilir.

1990 yılına göre, Türkiye’deki faal nüfusun % 55'e yakınını ilkokul mezunları, % 7,4'e yakınını okur - yazar, % 5'e yakınını ortaokul ve lise mezunları, % 4'ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır.

5. Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu

Türkiye’de nüfusu 10.000'den az olan yerleşmelere kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir.

Türkiye’de 1927 - 1950 yılları arasında, kırsal ve kentsel nüfus oranlarında fazla değişiklik olmamıştır. Fakat, 1950'li yıllardan sonra, ülkemizde ulaşım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin gelişmeye başlaması bunun yanında kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru bir göç olayı başlamıştır.

Kırsal kesimden kente göç olayı, en fazla, 1980 - 1985 yılları arasında meydana gelmiş ve 1985 li

yıllarda kır veent nüfusu az çok deng        elenmiştir. En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent nüfusu % 65'e ulaşmıştır. Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun arttığını göstermektedir. Aşağıdaki grafikler, Türkiye’nin kentsel ve kırsal nüfus değişimlerini daha iyi ifade etmektedir. Dikkatle inceleyiniz.

                                          

 

Gelişmiş Ülkelerde Nüfus Yapısı

        

                                                         AVRUPA KITASI

Ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş ülkelerde :

  • Nüfus artış hızı azdır.
  • Doğum oranı düşük olduğu için, 0-14 yaş arası nüfus azdır.
  • Çocuk ölüm oranı azdır.
  • Sağlıklı ve bilinçli beslenme ile gelişkin sağlık hizmetlerine bağlı olarak ortalama yaşam süresi uzun, yaşlı nüfus sayısı fazladır.
  • Üretici nüfus fazla, tüketici nüfus azdır.
  • Okur yazar oranı yüksektir.
  • Nüfusun büyük bölümü kentlerde yaşar

 

Az Gelişmiş Ülkelerde Nüfus Yapısı

        

                                                        AFRİKA KITASI

Ekonomik ve sosyal yönden gelişmemiş ülkelerde :

  • Nüfus artış hızı fazladır.
  • Doğum oranı yüksek olduğu için, 0 – 14 yaş arası nüfus fazladır.
  • Çocuk ölüm oranı fazladır.
  • Sağlıksız ve bilinçsiz beslenme ile sağlık hizmetlerinin yetersiz olmasına bağlı olarak ortalama yaşam süresi kısa, yaşlı nüfus sayısı azdır.
  • Üretici nüfus az, tüketici nüfus fazladır.
  • Okur yazar oranı düşüktür.
  • Nüfusun büyük bölümü kırsal kesimde yaşar.

                                DÜNYA ÜZERİNDEKİ SIK NÜFUSLU BÖLGELER 

                        Muson iklim bölgesi (İndus, Ganj nehirleri, Japonya gibi):iklim ve sanayiden dolayı.

Muson Asyası : Asya kıtasının güney ve güneydoğusundaki ülkeleri kapsayan bu bölgede, bol yağışlı iklim nedeniyle pirinç ve çay tarımı önem taşır. Dünya’nın en kalabalık ülkeleri olan Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan bu bölgede bulunmaktadır.

                                  

Akarsu Havzaları : Tarım koşullarının elverişli olduğu Ganj, İndus, Fırat, Nil gibi akarsu havzaları sık nüfuslanmıştır.

Avrupa : Madencilik, endüstri ve ticaretin çok geliştiği Avrupa’nın bütünü sık nüfuslanmıştır.

Japonya ve Kuzey Amerika’nın doğu kıyıları : Sanayileşmenin ve kısmen madenciliğin etkisiyle sık nüfuslanmıştır.

DÜNYANIN SEYREK NÜFUSLANMIŞ BÖLGELERİ

İklim koşullarının olumsuzluğuna bağlı olarak nüfusun çok az olduğu, tenha yerlerdir.

 Soğuk Bölgeler :  Kuzey Kutup Dairesi içinde bulunan Grönland, Alaska, Kanada’nın Kuzeyi, İskandinav Yarımadası ve Sibirya’nın kuzey bölgeleri düşük sıcaklık nedeniyle seyrek nüfuslanmıştır.

 Yüksek Dağlar : İklim koşullarının her türlü ekonomik faaliyeti, özellikle tarımı sınırlamasına bağlı olarak seyrek nüfuslanmıştır.


DÜNYA NÜFUSUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ

 

Nüfus artışını etkileyen faktörler:

1- Doğumlar.

2- Ölümler,

3- Göçler,

4- Ülkenin sınırlarındaki değişiklikler.

           Dünya nüfusu tarih boyunca sürekli artmıştır. Artış oranları başlangıçta yavaş iken günümüze doğru artış oranları hızlanmış, son birkaç asır içinde hızlanmış adeta katlanarak artmaya başlamıştır.

           İlk zamanlarda insanlar toplayıcılık ve avcılık ile geçim sağladığı dönemlerde yeryüzündeki herhangi bir saha ancak küçük insan gruplarını besleyebilmekteydi. Bu durumda insan nüfusunun ister istemez artışının yüksek olması beklenemezdi.

           İnsanlar yerleşik hayata geçmesi, tarım toplumuna geçişle küçük sahalarda daha fazla nüfusu besleyebilir duruma gelmiştir. Ayrıca sanayi toplumuna geçiş ve üretimin artması ve ekonomilerin büyümeleri, yeni alanların keşfedilmesi ve uygun olmayan alanların yerleşime açılması, beslenme barınma ve sağlık koşullarındaki iyileşmeler, insanın ömrünün uzaması ile insanlığın nüfus artışı ve sayısı günümüze doğru sürekli artarak gelmiştir.

 

Dünya nüfusu sürekli artacak mı?

Saniyede 2–3 kişi dünya nüfusuna eklenmektedir.

Dakikada yaklaşık 140 insan dünya nüfusuna eklenmektedir.

Günde yaklaşık 200.000 kişi dünya nüfusuna eklenmektedir

Her ay yaklaşık 6 milyon insan dünya nüfusuna eklenmektedir.  ( Bir G.Doğu Anadolu Bölgesi Nüfusu kadar)

Her yıl yaklaşık 73 milyon insan dünya nüfusuna eklenmektedir.  ( Yaklaşık Türkiye nüfusu kadar)

İnsan nüfusunun artışı günlük ölüm ve doğumların incelenmesiyle belirlenebilir. Her gün 328.000 doğum olurken 134.000 ölüm olduğu hesaplanmaktadır. Her gün insan nüfusu 200.000'e yakın artmaktadır.

Yıllar

Dünya nüfusu

1000

310 milyon

1250

400 milyon

1650

500 milyon

1700

610 milyon

1750

790 milyon

1800

980 milyon

1850

1.260 milyar

1900

1.650 milyar

1910

1.750 milyar

1920

1.860 milyar

1930

2.070 milyar

1940

2.300 milyar

1950

2.520 milyar

1960

3.020 milyar

1970

3.700 milyar

1980

4.440 milyar

1990

5.270 milyar

2000

6.060 milyar

      1950 yılından sonra en fazla nüfus artışlı o1muştur.

      Dünyada özellikle 1800 yılından sonra dünya hızlı bir nüfus bir artış dönemine girmiştir. Dünyada nüfus on bin yıldır artışını sürdürmektedir. En fazla nüfus artışı son 200 yılda olmuştur. Halen dünya nüfus artışı sürmektedir.

 

   1930- 1950 yılları arasında nüfus artışında yavaşlama meydana gelmiş.Bunun nedenleri :

 

   Bu dönem dünyada siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar dönemidir.

   Bunun öncesinde 1914- 1918 yılları arası yaşanan 1. Dünya Savaşı ve bunun ortaya koyduğu ekonomik, siyasi ve sosyal yıkımların etkisi henüz bitmeden dünyanın 1930 lu yıllardan sonra başlayan siyasi çekişmeler ve 1940 ta başlayan II. Dünya savaşı yıllarının ortaya koyduğun siyasi sosyal, ekonomik sorunlar, mal ve can kayıpları ve hastalık ve ölümlerdir. Bu yıllarda güvende olmayan insanlarda doğumlar azalmış, genç nüfus silâhaltında oluğu evlilikler azalmış ve savaşın yol açtığı yıkımlar ve can kayıplarıdır.  

 

 

1960 yılından sonra dünya nüfusu daha hızlı bir artış sürecine girmesinin nedenleri :

   1- Tarımdaki Gelişme ve Endüstrileşme: Tarım ve endüstri alanındaki gelişmelere yasam koşullarının iyileşmesini sağlamıştır. Böylece kötü beslenmeden kaynaklanan ölümler azalmıştır.(Gelir düzeyinin artması, Beslenme düzeyinin artması)  

     2- Tıp Bilimindeki gelişmeler: Tıp bilimindeki gelişmelere bağlı olarak doğum oranlarının artması ve ölüm oranlarının azalması nüfus artışına yol açmıştır.(Aşılama çalışmalarının artması, Bulaşıcı hastalıklara karşı etkili ilaçların bulunması), 

  3-Teknolojik Gelişmeler: Teknolojik gelişmeler, yasam koşullarını iyileştirerek, nüfus artışına dolaylı olarak etki eder.

  4-Kadınların eğilim düzeyinin ve ekonomik bağımsızlıklarının artması,

  5- Güvenli ve yeterli su imkânlarının artması, 

  

 Nüfus patlaması:

Dünyada sanayi inkılâbından sonra başlayan hızlı nüfus artışının 1950 den sonra kısa bir sürede katlanarak büyümesi olayına nüfus patlaması adı verilmektedir.

           Paleolotik ve Neolitik dönemde ortalama insan ömrü 30 yıl civarındır.

Dünyanın nüfus sayısı tarih boyunca sürekli artarak günümüze kadar gelmiştir.

Nüfus bilim uzmanları dünyanın nüfus artış artışının üç büyük sıçrama dönemi yaşayarak günümüze geldiğini belirtmektedirler.

 I. Sıçrama: Günümüzden 2 milyon yıl önce insanların alet yapmayı keşfetmesiyle, yaptıkları alet aletlerle yabani hayvanlarla mücadele etmeyi, onları daha iyi avlayarak daha iyi beslenmeye başlaması ile çoğalma içine girmişlerdir. 

II: Sıçrama: İnsanoğlu yaklaşık 10.000 yıl önce yerleşik hayata geçişle yapmıştır. Bu dönemde insanlar tarım toplumuna geçişle birlikte, toprağı ekip biçmeyi, çeşitli ürünler yetiştirmeyi ve bunları stok yaparak kış dönemlerinde de rahat ve bol beslenmeyi, ayrıca hayvanları evcilleştirerek onların ürünlerinden faydalanmayı öğrenmiş ve daha fazla insanın beslenmesine yetecek bir ortama kavuşmuşlardır.

Not: Bu dönemlerde insanların sık yaşadığı ve yoğunlaştığı alanlar oluşmuştur. Ancak bu yoğun alanlar fazla yer tutmuyordu. Sanayi inkılâbına kadar bu küçük alanların dışında dünyanın büyük kısmı nüfus yönünden boş bir yapıda bulunuyordu.

III. Sıçrama: Dünya nüfus değişiminde III. sıçrama sanayi inkılâbı sonrasında gerçekleşti. Bu dönemde kurulan sanayiler, işlenen kaynakların artması, üretimin artması, beslenme ve barınma gibi ihtiyaçların bollaşması ve ucuzlaması yanında ülke ekonomileri ve gelişti, İnsanların alım güçleri arttı, gelişen teknoloji ile doğal şartlarla daha iyi mücadele edilmeye başlandı.

           Dünyada yeni alanlar tarıma ve yerleşmeye açılmaya başlandı, Gelişen teknoloji ve bilim sayesinde hastalıklarla daha iyi mücadele başladı. Bu da ölümleri azaltıp, insan ömrünü uzatmaya başladı. Ölümlerin azalması yanında doğumlar aynen devam edince hızlı bir nüfus artışı doğal sonuç olarak ortaya çıktı. Dünya 1800’lü yılların ortasında 1 milyar nüfusu aştı.

Özellikle 1750- 1850 yılları arasında en yüksek artış Avrupa’da olmuştur. NEDENİ:

            Dünyada sanayi inkılâbı Avrupa ülkelerinde başlamıştır. Batıda tıp, sağlık koruma, yaşam düzeyi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak ömür uzamış ve nüfus hızla artmıştır.         

           Avrupa ve Kuzey Amerika’da bu yıllarda başlayan ölüm hızının düşmesi gelişmekte olan ülkelerde günümüzde hızla devam etmektedir. Gelişmemiş ülkelerde 1950–1990 arasında çocuk ölümleri üçte iki oranında azaldı. 41 yaşı bulmayan ömür süresi 60 yıla çıktı. Gelişmiş ülkelerde bir asırda varılan bu noktaya üçüncü dünya 40 yılda geldi.

          Ortalama ömrün 50- 60 yaş civarında olan yoksul ülkeler ile yaş ortalaması 75 civarında olan gelişmiş ülkeler arasındaki fark, özellikle sağlık alanındaki gelişmeler, bulaşıcı hastalıkların azalması ve iktisadi krizler nedeniyle yavaş yavaş kapanmaktadır.

          Batıda tıp, sağlık koruma, yaşam düzeyi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak gerçek bir demografik devrim meydana gelirken, insanların sayısı ile birlikte yaşam süreleri ile doğum oranları da değişmiştir. Önceleri ölüm oranındaki gerileme, yüksek bir doğum oranıyla birleşerek önemli bir nüfus artışına yol açmış, daha sonra ölüm oranı düşmeye devam ederken doğum oranındaki düşüş nüfusu dengeye kavuştururken aynı zamanda nüfusu yaşlandırmıştır.

        1950- 2000 yılları arasında dünyada çok hızlı bir nüfus artışı meydana gelmiş adeta nüfus patlaması yaşanmıştır. Dünya nüfusu hızla artmasına rağmen 1970 lerden sonra batıda nüfus artışı yavaşlamaya başlamıştır. Hızlı nüfus artışı daha çok gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde devam etmektedir.        

Gelişmiş ülkelerde nüfus artışı oldukça düşüktür.

BUNUN NEDENLERİ:

          1- Ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi ve eğitim seviyesinin yüksek olması,

          2- Şehirleşme ve sanayileşmenin etkisi,

          3- Nüfus planlamasının uygulanması ve sonuç vermesi,

          4-Kadınların çalışma hayatına girmiş olması,

               Sanayi devrimi ile başlayan hızlı nüfus artışı sonucunda dünyada son 200 yılda 7,5 kattan fazla artarak 800 milyondan 6 milyara çıkmıştır.

Dünya nüfus artışı bu günkü tahminlerle;

     2010 da 6,8 milyara,               2020 de 7,5 milyara,

     2030, da 8,1 milyara,              2040 da 8,6 milyara,

     2050 de 8,9 milyara,               2075 yılında da 9,2 milyara,

             Gelecekte yüksek gelirli ülkelerin 1989–2025 yılları arasındaki nüfusları birkaç milyonluk bir artış göstereceği sanılmaktadır (% 0,9).Gelişmekte olan ülkelerde artışın daha fazla olacağı görülmektedir. Suriye’nin nüfusu 12 den 36 milyona, Türkiye’nin 62 den 92 milyona, Pakistan’ın 110 dan 279 milyona, Çin’in 1,114 milyondan 1,597 milyona, Hindistan’ın 833 milyondan 1,350 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.              

             Dünya nüfus artışının ortaya koyduğu sonuç şudur: Düşük ve orta gelirli ülkelerde nüfus artış hızı yüksektir.



 
   
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol